11/26/09

road trip

Efenim bu sabah saaat 6'da kalkaraktan, köyden şehre belediyeye gien insanlar misali, biyometrik datalarımı 5. defa yetkililere vermek için Orlando'ya yola çıktım. İşte kabaca yol maceram.
Sabah 6da, Dün biletini aldığım greyhound otobüse yetişmek için bi baktım, evden yerel otobüüs hattını kullanarak otobüs mahaline ulaşmam 2 saati bulacak. Yana yana taksi aramaya başladım, o sırada yanlışlıkla "Commuter cab" adlı bir teknolojiyi aramışım, gelmemiz 1 saat sürer zaten dedi haydeaa dedim. Neyse, gittim markete sordum, oradan bilgilendirdiler hemen, naptın yeğenim sen bunlar dolmuş taksi gibi birşey şunu arayacaktın diye.
Aradık, geldi külüstür bi taksi, bir şekilde gittik Greyhound bus stationa. Greyhoundun sitesine bir girerseniz, nasıl bir beklenti içinde olduğumu görebilirsiniz.
Ama gidince, karşılaştığım manzara Ulus dolmuş duraklarının başındaki kulübe gibi birşey oldu. Yarım saat sonra gelen şu otobüsle yıkılmam bir oldu:


Otobüs tek sürpriz olsa, otobüste yeterli yer olmayabilir, ondan biletinizi önce bana verin, sayıyla alıyorum sonra çantalarınızı vern ki çanta içerde siz dışarıda kalmayın demeye başladılar. Neyse, çantasız gidiyor olmanın verdiği hafiflikle verdim bileti atladım içeri. Ryanaire binmiş olanlar bilirler, kaptığın elinde kalır tarzında koltuk dağılımı sistemi de köküne kadar yerleştirilmiş olan otobüsümüzde kendimize bir yer bulduktan sonra, Mad Max filminden sahneler aklıma gele gele, I-75 karayolundan, bizi Orlando'ya ulaştıracak olan Florida Turnpike'a geçiş yaptık. Geçmez olaydık. Aşağıdaki haberden de görebileceğiniz gibi, 100lerce amerikalı gece boyunca yağan yağmur sayesinde gün içerisinde 100lerce kaza yapmış.
Sabah neyse bir şekilde geçtik, insanlar daha yeni yeni takla atmaya başlamışlar, ondan 1 saat kaybettik geçti. Orlandoya girince ama "belediye"ye yetişmek için taksiye binmem gerekti. 1 saatlik taksi yolculuğum sırasında, amcamla ne muhabbetler etmedik ki. Önce devlete saydık beraber, sonra Türk olduğumu öğrenip geceyarısı ekspresini sordu durdu bana. Gerçekten inanıyor oradaki olayların gerçekliğine, inandıramadım amcamı, neyse bi şekilde kapandı konu sonra. Nasıl olduysa bir ara muhabbet bir seferince amcamın taksisinde yellenen bir yolcuya geldi. Taksi dediğim de, 7 kişilik araba. Araba doluyken içeride yellenmiş adam, taksici güle güle anlatırken adam ne yemişse gözüm yaşardı, bişey diyemedim ama eğildim camı araladım, ama bi baktım arkadakiler de bakına bakına camlarını açıyorlardı diye güle güle anlattı. Amcamla da muhabbetin dibine vurduktan sonra, saatler öğleden sonra 1i gösterirken belediyeye geldik. Haydi amca iyi günler dedim daldım içeriye, 15 dakikada haydi bitti güle güle dediler. Ulan sabah 6dan beri 10 dakika için mi yoldaydım ben yu bestırds demekten alamadım kendimi.
Baktım, Greyhound otobüs durağına gidersem, ilk otobüs saat7 de, yol da en az 3 saat sürüyor, bu hesaba göre şu anda yolda olacağımı ögörerekten, otobüse atla, git havaalanına, oradan shuttle'a atla gel Gainesville'e dedim kendi kendime. atladım otobüse geçtim havaalanına.
Havaalanında beklerken, baktım para yok yanımda,shuttle şirketinin ofisi de havaalanında değil, internetten çakıyım bileti dedim. Hemen havaalanının beleş internetiyle bağlanıp çakıverdim bileti. !0 dakika sonra aradılar telefonla, biz shuttle şirketiyiz, yolda kaza var gecikicez, sen oradakilere haber ver artık dediler. Lan kimsiniz olm dalga mı geçiyonuz demeye kalmadı, kapattılar telefonu. Gideyim başkası varsa sorayım dedim, bekleyenlerden birisine sordum. Hayırdır ya böyle arar mı bunlar seni aradılar mı dedim, yok dedi, seni daha çok sevmişler demek ki dedi. "Prank call"muydu anlamadım dedim, olabilir dedi. Neyse, içeriye gittim bi turladım, geldim shuttle gelmemiş, yemek yenecek yerleri aradım, bulamadım, yarım saat böyle geçti, sonunda shuttle geldi. Şöför teyzem sabah gördüklerimi anlatmaya başladı, çok fena kaza var geç kaldım, vs. vs. bu sırada iki tane Venezuela'lı kız çıktı geldi, ne dedi ne dedi diye diye. İngilizce de çatır çatır konuşuyorlar, ama neyse insanlık olsun dedim söyledim. Teyzem bitirdi, bunları yeni görünce tekrar söyledi aynısını, bunlar yine ne dedi ne dedi, hasbinallah dedim, dellendinmi çocuğum diyesim geldi, bu arada teyzem de durmadı yine anlatmaya başladı. Soldan soldan yine gelmeye başladı ne dedi ne dedi diye. Saat 6 da kalkmışım belamısınız lan dercesine, daaayt efektiyle daldım shuttle'a. İki katı parasını vererekten, 9 kişi için hazırlanmış, geniş ferah Mercedes Sprinter minibüse yerleştim, uyuklamaya başlayaraktan, evde koltuğa yayılmış olduğum şu anı iple çekmeye başladım.
Şimdi efenim bu shuttle hayvanı 2 saatte gitmesi lazım. Ama bu amerikanlar saolsun, yolu trafik müzesine çevirircesine, her pozisyonda arabaları yığmayı başardıklarından, yol 3 saati geçti. Ama bir ara arabalar, fen lisesinin arkasında otlayan abaza tosunları bile andırdılar. Ama bu 3 saat boyunca, şöför teyze nerede ineceksşnşz dşye her sorduğunda yoldaki barların ve striptiz klüplerinin adnını sayan amcam sayesinde geçti bir şekilde.
Bitti...
Niye yazdım ben bunu şimdi?

3 comments:

Unknown said...

greyhound beni de büyük hayal kırıklığına uğrattı? ayıp ettin greyhound. Bizdeki hatay nur seyahatin arabalarında bile koltuklar numaralı

yokoğluyok said...

venezuelalı arkadaşlar yazmıştır da sen anlamamışsındır ya da anlamamazlıktan gelmişsindir.
bu kadar saatlik taksi otobüs vb. seyahatleri görüyorum. bu ne rahatlık? az harca da bi araba al.

gunan said...

katakulliye getirip binmesem otobüse hala yollarda olmam işten bile değildi, neyse geçti gitti.
Venezuelalı arkadaşlarla işim olmaz, başım bağlı benim:)
3 aydır Gainesville dışına ilk çıkışım, onda da koştur koştura gelmesem taksiye binmeyecem, ama macera oldu bana da buradaki taksicilerin de türk taksiciler gibi olduğu, halkın ta kendisi olduğu kanaatine vardım. Bak şeyi yazmayı unutmuşum, Orlando'daki taksici amcam 2000-2005 yılları arasında tropik fırtınalara 2 tane ev kurban vermişti, dertliydi bu toprağın yankee'si