11/27/09

Bütün bayramlar kutlu olsun

Kurban Bayramınız kutlu, Black fridayiniz mübarek olsun. burada black friday ateşini cayır cayır yaşayamıyoruz, malum Gainesville nüfusu toplam 150.000, ama yine de sırada bekleyen insanlara Florida'nın tropik ikliminde bile 4 derecelere kadar düşen sıcaklıkta allahtan sabır diliyorum. Az kaldı sıkın dişinizi, kaptırmayın bütün indirimleri çinlilere!
Resim Gainesville Best Buy önünde, saat 11 sularında çekilmiştir, hava sıcaklığı 9 derece, bekleyenler kendi istekelri doğrultusunda beklemektedirler.

11/26/09

road trip

Efenim bu sabah saaat 6'da kalkaraktan, köyden şehre belediyeye gien insanlar misali, biyometrik datalarımı 5. defa yetkililere vermek için Orlando'ya yola çıktım. İşte kabaca yol maceram.
Sabah 6da, Dün biletini aldığım greyhound otobüse yetişmek için bi baktım, evden yerel otobüüs hattını kullanarak otobüs mahaline ulaşmam 2 saati bulacak. Yana yana taksi aramaya başladım, o sırada yanlışlıkla "Commuter cab" adlı bir teknolojiyi aramışım, gelmemiz 1 saat sürer zaten dedi haydeaa dedim. Neyse, gittim markete sordum, oradan bilgilendirdiler hemen, naptın yeğenim sen bunlar dolmuş taksi gibi birşey şunu arayacaktın diye.
Aradık, geldi külüstür bi taksi, bir şekilde gittik Greyhound bus stationa. Greyhoundun sitesine bir girerseniz, nasıl bir beklenti içinde olduğumu görebilirsiniz.
Ama gidince, karşılaştığım manzara Ulus dolmuş duraklarının başındaki kulübe gibi birşey oldu. Yarım saat sonra gelen şu otobüsle yıkılmam bir oldu:


Otobüs tek sürpriz olsa, otobüste yeterli yer olmayabilir, ondan biletinizi önce bana verin, sayıyla alıyorum sonra çantalarınızı vern ki çanta içerde siz dışarıda kalmayın demeye başladılar. Neyse, çantasız gidiyor olmanın verdiği hafiflikle verdim bileti atladım içeri. Ryanaire binmiş olanlar bilirler, kaptığın elinde kalır tarzında koltuk dağılımı sistemi de köküne kadar yerleştirilmiş olan otobüsümüzde kendimize bir yer bulduktan sonra, Mad Max filminden sahneler aklıma gele gele, I-75 karayolundan, bizi Orlando'ya ulaştıracak olan Florida Turnpike'a geçiş yaptık. Geçmez olaydık. Aşağıdaki haberden de görebileceğiniz gibi, 100lerce amerikalı gece boyunca yağan yağmur sayesinde gün içerisinde 100lerce kaza yapmış.
Sabah neyse bir şekilde geçtik, insanlar daha yeni yeni takla atmaya başlamışlar, ondan 1 saat kaybettik geçti. Orlandoya girince ama "belediye"ye yetişmek için taksiye binmem gerekti. 1 saatlik taksi yolculuğum sırasında, amcamla ne muhabbetler etmedik ki. Önce devlete saydık beraber, sonra Türk olduğumu öğrenip geceyarısı ekspresini sordu durdu bana. Gerçekten inanıyor oradaki olayların gerçekliğine, inandıramadım amcamı, neyse bi şekilde kapandı konu sonra. Nasıl olduysa bir ara muhabbet bir seferince amcamın taksisinde yellenen bir yolcuya geldi. Taksi dediğim de, 7 kişilik araba. Araba doluyken içeride yellenmiş adam, taksici güle güle anlatırken adam ne yemişse gözüm yaşardı, bişey diyemedim ama eğildim camı araladım, ama bi baktım arkadakiler de bakına bakına camlarını açıyorlardı diye güle güle anlattı. Amcamla da muhabbetin dibine vurduktan sonra, saatler öğleden sonra 1i gösterirken belediyeye geldik. Haydi amca iyi günler dedim daldım içeriye, 15 dakikada haydi bitti güle güle dediler. Ulan sabah 6dan beri 10 dakika için mi yoldaydım ben yu bestırds demekten alamadım kendimi.
Baktım, Greyhound otobüs durağına gidersem, ilk otobüs saat7 de, yol da en az 3 saat sürüyor, bu hesaba göre şu anda yolda olacağımı ögörerekten, otobüse atla, git havaalanına, oradan shuttle'a atla gel Gainesville'e dedim kendi kendime. atladım otobüse geçtim havaalanına.
Havaalanında beklerken, baktım para yok yanımda,shuttle şirketinin ofisi de havaalanında değil, internetten çakıyım bileti dedim. Hemen havaalanının beleş internetiyle bağlanıp çakıverdim bileti. !0 dakika sonra aradılar telefonla, biz shuttle şirketiyiz, yolda kaza var gecikicez, sen oradakilere haber ver artık dediler. Lan kimsiniz olm dalga mı geçiyonuz demeye kalmadı, kapattılar telefonu. Gideyim başkası varsa sorayım dedim, bekleyenlerden birisine sordum. Hayırdır ya böyle arar mı bunlar seni aradılar mı dedim, yok dedi, seni daha çok sevmişler demek ki dedi. "Prank call"muydu anlamadım dedim, olabilir dedi. Neyse, içeriye gittim bi turladım, geldim shuttle gelmemiş, yemek yenecek yerleri aradım, bulamadım, yarım saat böyle geçti, sonunda shuttle geldi. Şöför teyzem sabah gördüklerimi anlatmaya başladı, çok fena kaza var geç kaldım, vs. vs. bu sırada iki tane Venezuela'lı kız çıktı geldi, ne dedi ne dedi diye diye. İngilizce de çatır çatır konuşuyorlar, ama neyse insanlık olsun dedim söyledim. Teyzem bitirdi, bunları yeni görünce tekrar söyledi aynısını, bunlar yine ne dedi ne dedi, hasbinallah dedim, dellendinmi çocuğum diyesim geldi, bu arada teyzem de durmadı yine anlatmaya başladı. Soldan soldan yine gelmeye başladı ne dedi ne dedi diye. Saat 6 da kalkmışım belamısınız lan dercesine, daaayt efektiyle daldım shuttle'a. İki katı parasını vererekten, 9 kişi için hazırlanmış, geniş ferah Mercedes Sprinter minibüse yerleştim, uyuklamaya başlayaraktan, evde koltuğa yayılmış olduğum şu anı iple çekmeye başladım.
Şimdi efenim bu shuttle hayvanı 2 saatte gitmesi lazım. Ama bu amerikanlar saolsun, yolu trafik müzesine çevirircesine, her pozisyonda arabaları yığmayı başardıklarından, yol 3 saati geçti. Ama bir ara arabalar, fen lisesinin arkasında otlayan abaza tosunları bile andırdılar. Ama bu 3 saat boyunca, şöför teyze nerede ineceksşnşz dşye her sorduğunda yoldaki barların ve striptiz klüplerinin adnını sayan amcam sayesinde geçti bir şekilde.
Bitti...
Niye yazdım ben bunu şimdi?

11/22/09

YetenekSizsiniz Türkiye: Beatboxing Darbukatör Bilal.

Dün akşam öğlen başladığımız eşli ihalenin ikinci ayağında sırf ses yapsın diye açk duran televizyonda Yetenek Sizsiniz Türkiye'ye denk geldik. Daha doğrusu program bizim oyunumuza denk geldi. Bi çok rezil rüsva diyebileceğimiz performansın yanında güzel denilebilecek işler de vardı. Bunlardan biri de blog sahibimiz Yaman'ın hemşehrisi, doğuştan görme engelli, hem beatbox'çı hem darbukatör ve müezzin sesli Bilal Göregen'in "Sevdiğim Kız Bana Abi Deyince" adlı şarkısıydı. Kendisi ilk olarak bu programda gördüğümü zannetmeme rağmen yaptığım küçük bi araştırma sonucunda kendisiyle ilk tanışmamızın Facebook'ta bir zaman dolaşmış olan Yeşil Başlı Gövel Ördek videosuyla olduğunu ve kendisinin zaten bir YouTube starı olup daha önce de TV programlarına çıktığını öğrendim. Alttan da video isminin farklı olduğuna aldırmadan "Sevdiğim Kız Bana Abi Deyince"yi dinleyebilirsiniz ama başka bir programdan alınmış versiyonunu. Sondaki, Acun'un programındaki versiyonundan farklı olması nedeniyle doğaçlama olabileceğini düşündüğüm kısmı hariç gayet başarılı olan parçadaki ilahiyi andıran tınılara ve 2:40taki yuvarlatılmış 'v'lere özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.



Tabi bu noktada sen ne güzel komşumuzsun Cemil'in "Abi kör olmasa mala bak diye dalga geçerdik " değerlendirmesine katılır mısınız katılmaz mısınız orası size kalmış.
Bu arada bir dipnot: Kendisi bu sene İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okumaya başlamış. Burdan takdir ve tebriklerimiz yolluyoruz.

11/21/09

It's a great day for america everybody!

Uzun süredir yazamıyorum, kah sağlık sorunlarını bahane ettim, kah işim çıktı oturmadım blog yazmaya. Fazla boşlamaya gelmez dedim sonunda yazıyorum yine.
Bugünün konusu, başka bir CBS şovu, hafta içi her günün sonundan sonra 12.30-1-30 arasında yayınlanan "The late late show with Craig Ferguson".
Birkaç senelikmiş bu şov. David Lettermanın prodüktörlüğünde süregelen, iskoç asıllı bu amcamızın sunduğu, klasik amerikan gece şovu kategorisinden değerlendirmeye aldığımız bir eğlencelik olan bu şovu mercek altına yatırma sebebim, bu akşam Neil Patrick Harris konuk olacakmış, karalıyım birşeyler dedim.
Amcam yine programını her geceki gibi "It's a great day for america everybody" diyerekten açtı. Alkışlayan seyircilerini her zamanki gibi azarladı. Ama bu akşam, dandik bi şov işte, başka bişeyler açın uyarıyorum bak sizi demedi televizyon başındakilere. Büyük ihtimalle Oprah Winfrey'in yaptığı, şu anki sözleşmesi bittikten sonra televizyon programı yapmayı bırakacağı açıklaması ağır bastığı için onunla geçti program açılış konuşmaları.
Sonra gözüme çarpan önemli bir noktada calculus oldu. Korkmayın dostlar, amerikada da insanlar calculustan muzdaripler. Seyirci emailleri arasında ilk mail calculus sınavım yarın, anlayamıyorum, hayatta ne işime yarayacak, sınav için ne yapmalıyım sorusu vadı. Amcamın bu soruya cevabı da git yat yarın sınavın varsa ne yapıyon lan sen bu saatte azarı oldu. He şimdi bunlara ne gerek vardı dersen bilmem işte yazdım gitti.
Yukarıdaki resimde neden ıslak bu amcam derseniz, jeneriğini yollayayım size, onun hemen sonunda ıslanıyor kendisi, neden derseniz bilemem


Şarkıyı kendisi söylüyormuş, kendisi çalıyormuş. Sözleri de çok manidar, ahanda buyrun:
" It's hard to stay up
it's been a long long day
and you've got the sandman at your door
but hang on leave the tv on
and let's do it anyway it's okay
you can always sleep through work tomorrow okay hey hey
tomorrow's just your future yesterday"
Jenerikte amca kuklalarla çıkıyor, arada 5-10 dakikalık kukla çalışmaları da yapıyor kendisi. Ahanda bir parça, Lauren Graham ile beraber oynatıyorlar bu iki videoda:


Bu şovun hemen başında çıkmıştı, şovun sonunda da hemen aşağıdakini yaptılar.


Şimdi videoyu izlerken baktım, Lauren Graham, Gilmore Girls'deki anneyi oynayan ablamızmış. bu da bir ayrıntı işte.
Bu videolar yutub videoları, nasıl izleyelim bunları demeyin, izleyin, hoş. hayır benim asıl derdim bu yazıyı yazıcam diye Barney ile ne konuştular onları izleyemedim. Youtube'a daldım videodan video aça aça gitti 1 saat. Bir de buradaki rekabet yasalarına tekrar dikkat çekip, ilk vidyonun hemen sonunda söylediği lafı tekrarlamak istiyorum.
"I want to take you to a little place I know that the cops don't know about. .... It's called NBC"
İtiraf ediyorum, sadece can sıkıntısından ve ne zamandır yazmadığımı farkedip suçluluk hissinden yazdım. Bir de Oprah televizyonu bırakıyormuş, 25 yıl sonra, vay anasını...

Hayvanat.



Zemin kattaki evimizin sadece benim odamdan ulaşılabilen ve demir parmaklıklarındadaki asma kilit bozulduğu için kullanamadığımız tek balkonunu binamızın bahçesinde yaşayan dişi bir kedi ile onun ikisi gri ikisi sarı olan, cinsiyetleri hakkında hiç bir fikir sahibi olmadığımız ve şu an kapı ile parmaklıklar arasında birbirlerine sokulmuş uyuyan dört yavrusunun kullanımına sunmuş bulunmaktayız.

Önceleri sadece oyun yeri olarak kullandıkları balkonu şimdilerde yeme içme ve uyuma mekanı olarak da kullanmaya başlamalarıyla kendileriyle iyice samimileştik. En azından yemek yerken sevmeme bişe demiyorlar. Kedilerden çok hazzeder miyim peki. Hayır. Yine de sempati duyduruyorlar kendilerine.

11/14/09

Garip.

TV'den bağıra bağıra milleti zorla grip ettiler. Salgın olacak önleminizi alın dediler, psikolojik olarak insanları hasta olmaya meyilli hale getirdiler. Üstüne bi de aşı olmalı mı olmamalı mı muhabbeti çevirdiler, milleti pinpiriklendirdiler. Domuz gribi furyası bizim evden de geçti. Öncü birlik olarak Çaadaş'ı kullanıp, Muit'i de beni de pençesine aldı hastalık. Bu noktada her ne kadar kendime konduramasam da gerçeği kabulendim ve daha önce çok fazla sallamamadığım için hakkında çok fazla bilgimin olmadığı konu hakkında azcık araştırma yapıp bütün bu tatavanın ne için olduğunu öğrendim.
İlk olark belirtileri: Halsizlik, eklemlerde ve kaslarda ağrı, ateş, kuru öksürük ve diğer grip semptomları.
Tedavisi: Adını şimdi hatırlamadığım iki ilaç varmış Türkiye pazarında ama kendiliğinden de geçebiliyormuş.
Etkisi: 2-3 gün civarı sürüyormuş.
Tehlikesi: Kronik hastalığı olanlarda 1000de 1, olmayanlarda 10000de 1 götürme riski varmış.
Şimdi bunu normal griple karşılaştırınca normal gribin daha illet bişe olduğunu görüyoruz. İkisinde de öldürme oranı aynı ama normal gribin süründürme oranı daha fazla. Nerede öyle 2-3 günde geçti gitti bitti olacak. Ama domuz gribi istemem ben normal grip isterim diyorsanız da kötü bir haber: Bu ara bütün gripler domuz gribi kategorisindeymiş. Sezonu gelmemiş normal gribin, biraz daha sabır gerek.

11/11/09

Şakamısın lan CBS

Çocukluğum geliyor her darbede aklıma. Yalan rüzgarı yetmiyormuş gibi, aynı show tvdeki gibi, yalan rüzgarı tadında, ama bu sadece 1987den beri yayınlanan dizi de devam ediyor. Bunun konusunu falan da hiç bilmezdim, ama bunu da hiç sevmezdim. Cesur ve güzel. Hala CBS'te. Hayır sorarım sizlere. Tamam bu 1987'de hem cesurdu, hemde güzeldi. Ama 22 yıl sonunda da bu kişi hala aynı derecede cesursa bile yeterince güzel olacak mı sorarım sizlere?

11/9/09

Gider.


Bi evdeki en pis arızalar kesinlikle su ile ilgili olanlar oluyor. İki gündür banyodaki giderle ilgili problemler yaşıyoruz. Duş alıyoruz ama aldığımız duş banyoyu buharlaşarak terk edebiliyor. Üstüne burdan saygılarımı sunmak istediğim tesisatçılar küvetle klozet arasında nasıl bağ kurdularsa yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Bir evin altyapısında sorun çıkarabilecek noktaları bir yazıda incelemeyi düşünüyorum ama en pisi ve en moral bozanı bu olduğu için, gider muhabbetine kıyak geçtim.

11/8/09

The World's Largest Outdoor Cocktail Party

Bu yazının aslını http://calimsizgol.blogspot.com için yazmışsım ama konsept olarak buraya da uyduğunu kaçırmamak gerekiyordu, ahanda buyrun.
Geçmiş yıllara kadar resmi olan bu ünvan, öğrencilerin aşırı alkol kullanımını göz önünde bulunduraraktan, "ulan böyle diyerek acaba biz mi özendiriyoruz bunları" düşüncesiyle artık resmi olarak kullanılmıyor. Ama 1915'ten beri tekrarlanan, tarihi bile bir bayram gibi, Ekim ayının son cumartesi günü olarak belirlenmiş, ve yüzbinlerce kişinin yıllardır katıldığı bir olayda, resmi kullanımın değiştirilmesini kim ne kadar sallar bilemeyiz tabi. Peki nedir bu kadar insanı burada toparlayan? Şimdi giriyorum konuya.
Hemen yukarıdan da görebileceğiniz gibi, bahsettiğim olay, geleneksel University of Florida Gators-University of Georgia Bulldogs futbol maçı. Geçen hafta oldu bitti maç, ama gerek rekorları ile, rekabeti ile yazmam ve incelemem gereken Bir olay olduğunu düşündüm.
Bu maç sadece stadyuma sığan taraftarların oluşturduğu bir kalabalık değil. Tailgating denilen, stadyum etrafına karavanını arabasını çeken insanların oluşturduğu, radyo, mini televizyon, hatta abartanların dev ekran plazma + jeneratör ikilisiyle mangalını yakıp stadyumun yanıbaşında maç izlediği, gerçekten outdoor cocktail party.
Yularıdaki resimden de görebileceğiniz gibi, yaklaşık 80000 kişilik Jacksonville Municipal stadyumunu dolduran insanlar yetmiyor, maç boyunca stadyumun hemen yanıbaşında mangal-b bira eşliğinde maçı izleyen-takip eden binlerce insan daha var. Aslında Gainesville'deki Ben Hill Griffin Stadyumu 90000 kişiye kadar ev sahipliği yapabiliyor ancak 150000 nüfuslu Gainesville kenti dünyanın en büyük açık hava partisine ev sahipliği yapabilecek altyapıyı sunamıyor. Tailgate partilerinde sürekli içki olduğu için çok ilginç haller alabiliyorlar, mesela hemen alttaki fotoğrafta Florida Gators taraflarlarını alkol alırken görebiliriz.
Yukarıdan da açık ve net olarak görebileceğiniz gibi, "Number 1 party school in the United States" öğrencisi olmanın verdiği ağırlığa kendni kaptıran bayan arkadaşlarımız, alkol almakta sınır tanımıyorlar. Galatasaray-Fenerbahçe derbisine dünyanın en büyük derbilerinden derlerdi, orada sadece tribünde bir tane güzel kız olurdu, zaten kameralardan birisi de onu gösterirdi sürekli, peh...
Parti kısmından biraz da futbola geçmek istiyorum. Okulumun takımının 41-17 üstünlüğü ile sona eren maçtaki en büyük olay Floridanın galibiyeti değildi. Florida takımının quarterback (kaptan gibi bişey, han amerikan futbolu filmlerinde de görmüşsünüzdür, önde eğilen adaların hemen arkasında durur, topu hep ona atarlar ilk, vs. vs.) pozisyonunda oynayan Tim Tebow, lig rekorlarından bir tanesini daha kırdı. Quarterbackelr genelde, topu ilk aldıklarında ya uzun pas atmada uzmanlaşırlar, ya da kendileri koşup ilerlemeye çalışırlar. Ne yaptığına göre de "running qb", yada passing qb gibisinden sınıflandırmaya da maruz bırakılırlar. Bu iki alanda şimdiye kadar rekorlar farklı oyuncuların ellerinde tutuluyordu. Ancak Tim Tebow her ikisinde de ustalaşmış, "dual-threat qb" denilen türün en başarılı temsilcilerinden. Bildiğin, uçan, kaçan, herbişeyi yapan bu adam, geçen yıl "college football" liglerinde "career passing td" sayısı rekorunu kırmıştı. Bu yıl, Georgia maçında da Georgialı efsanevi oyuncu Herschel Walker'ın "career running td" rekorunu da kırarak, college football tarihinin gördüğü en kaliteli oyuncusu olduğu iddialarının ortaya atılmasına sebebiyet verdi.
Yukarıda görmüş olduğunuz adama geçen yıl gelen NFL takımlarından Jacksonville Jaguars'ın 10 milyon dolarlık teklifini, ben yüksek lisans yapıcam, büyük adam olucam bahanesi ile reddettiği bütün amerikan halkınca dillere düşmüş bir gerçektir. Aynı zamanda, kendisi koyu hristiyan olan Tim Tebow, okula başlamadan önce doğum yeri olan filipinlerde (ailesi sanırım misyonerlik yaparken doğmuş) bir kaç yıl misyonerlik de yapmış. Değinmek istediğim bir başka konuda, arkadaşın koyu hritiyanlığından geliyor. Kendisini evliliğe saklandığını belirten Tim tebow hakkında çok yazılıp çizilmiş. Ama birazcık yukarıdaki ve hemen aşağıdaki fotoğraflardan dolayı inanmayan insanlar da hiç azınlıkta değil.
Yavaş yavaş yazıyı +18e doğru taşıdığımı farkettiğimden dolayı, bu yazıyı noktalandırmam gereken nokta geldi. yukarıdaki timsah Ben Hill Griffin Stadyumu girişindeki heykel, gerçek değil merak etmeyin. Ablam sarhoş olup da orasını burasını timsahlara kaptırmadı. Ama kampüste koruma alanları var, oralarda gerçekten var timsah.
Bu noktada da maskotlarımız Albert ve Alberta ile sizlere iyi günler dilemek istiyorum, hayde gidin artık...

11/6/09

the shocking truth - 2

İşte Yaman'ın Gunan'ın iddialarına karşı söyledikleri. Gerçekten şok olacaksınız.

"Jay ile aslen bizim yazlıktaki siteden tanışırız. Bunu herkes bilmez ama madem ifşa olduk, burda açıklamakta bir sakınca görmüyorum. Kendisinin Tarsus'ta Seçkin Sitesi 5 numaralı dublex bir yazlığı var. Neden mi? Çünkü eşi de aslen Türk. Hataylı. Ben bunu nerden mi biliyorum? Çünkü eşi olacak muhterem, aslında benim ebem. Ben doğduktan 3 yıl sonra Jay ile tanışıp Amarika'ya yerleştiler. Peki nasıl mı tanışılar? Bu kadar soru sormayın da dinleyin.

Neyse evlilik diyoduk, evlilik sonrasında gerek Jay ile gerekse ebem olacak zat-ı muhterem ile bağımızı hiç koparmadık. Halen bir başım ağrısa hemen Amerika'ya bir cevapsız atar, ebemden tavsiyeleri alırım.

E yazları da 3 ay boyunca Jay ile haşır neşir olunca, imaj olsun, konuşma düşünme tarzı olsun ister istemez birbirinize çekiyosunuz. Daha çok onun bana çektiği doğrudur, o yüzden Günhan'ı bu yerinde tespitinden dolayı kutluyorum.

Fakat imaj üzerinden hiçbir zaman rant sağlamaya çalışmadım. Hatta ben kendisine halen söylüyorum, bak Jay diyorum, bu amarika'nın show business'ı sana mı kaldı diyorum, elin Madonnasıyla, Lady GaGasıyla uğraş uğraş nereye kadar? Hayır senin de hoşuna gitmiyor, biliyorum. Allaha şükür paranı da kazandın. Artık emekliliğin de geldi. Gel şu yazlığa yerleş. Böyle ayrı gayrı olmuyor. Bunu düşünecem Yamancım dedi geçenlerde. Zaten kaynanamgiller de gel gel diye tutturdular. Çoluk çocuk desen onları da college a yerleştirdik. Bakalım, kısmet.

Yani durum bundan ibaret sevgili kamuoyu. Bizim Jay Lenolarla, Conan O'Brian larla,hatta ve hatta David Letterman larla işimiz olmaz. Biz İboShow ların, Küstüm Show ların, Mahmut Tuncer Showların evlatlarıyız. Flash Tv yiz biz, halkız, halktanız..."

the shocking truth!!!

Evet, tam da okudğunuz gibi. Ağzınızı düşürecek gerçekler var bu yazıda. ÇalımsızGol blog CEO'su yaman hakkında inanılmaz gerçekler. Hemen, şimdi, burada...
Sizleri aşağıdaki fotoğrafa bakmaya davet ediyorum:
Hala anlayamadınız dimi. Haydi bi fotoğraf daha sizlere:

Hala çok net değil sanrıım. Son bir fotoğraf daha o zaman

İşte , son fotoğrafta da açık seçik gördüğünüz gibi, jay yaman imajı yaparaktangeçiniyormuş. Bu da yetmezmiş gibi, imajın çok tuttuğunu gören yaman da bu furyaya katılıp yaman imajı yapmaktan geri durmamış. Bu skandallar dizisine sayın yamanın açıklama getirmesini bekliyoruz, lütfen halkı aydınlatalım!

11/5/09

Arkası Yarın.

Sınav zamanının yaklaşmasıyla insan kendini ders çalışmaktan alıkoyacak aktivite arayışına bir hız veriyor. Boş zamanındaki gibi Discovery Channel'da Destroyed in Seconds veya Miami Ink izlenmiyor çünkü onlar boş zamanı doldurmak için izleniyor. Sınav zamanı ise dersle dolu olması gereken zamanı kendine göre haklı sebeplerle doldurmak gerekiyor. İnşallah aradaki fark anlatabilmişimdir. Tabi bu durumda gerçekten çok zaman alabilecek ama sonu da elbet gelecek olan "dizi izlemek" hızır gibi yetişiyor imdada. Oyun gibi dipsiz kuyu deil, film gibi kısa menzilli deil, internette sörf yapmak gibi her an kesilebilecek bi olay da deil. Kısaca derdin tam manasıyla devası. Sebepleri anlattıktan sonra sonuçlara gelecek olursak, zaten izliyor olduğum Californication ve Dexter'a ek olarak Yaman'ın tavsisiyle Flash Forward'a, kendi çabalarım ve The X-Files tecrübelerime dayanarak bulduğum Fringe'e ve de bi ara adını çok duyduğum True Blood'a başlamış veya başlamak üzere bulunmaktayım. Bu postta da True Blood sempatizanlığı bulacaksınız. Öncelikle aşağıdaki jeneriği izleyerek siz de diziye sempati duymaya başlayabilirsiniz. Eğer o sempatiyi duymadıysanız Allah ıslah etsin diyorum.



Dizide aslen vampir - insan ilişkileri işleniyor (TRT'deki film yorumları gibi oldu, evet)ama kurt adam, shape-shifter, mind-reader vb. bir çok doğaüstü özellik sahibi unsur da bulunmakta. Başroldeki bay oyuncumuz çok efendi bir vampir ve bayan oyuncumuz telepatik güçleri olan bir insan evladı. Vampir arkadaş siyah saçları, gün görmemiş beyaz rengi ve mavi gözleriyle yakışıklı olarak kolaylıkla tabir edilebilecekken, hanım kızımız ayrık dişleri, geniş burnu, kalın bacaklarının yanında simsiyah gözleri ve sarı saçlarıyla güzel olmasa da şirin diyebileceğimiz bir yapıda. Bunların yannda diğer karakterler güvensek mi güvenmesek mi bilemediğimiz ama rollerine uygun tiplerden seçilmiş. özellikle başroldeki kızımızın kardeşi aptal duruşuyla gerçekten sempatik bir çizgi çiziyor. Ve ayrıntılara girmeden konuya gelecek olursak, hanım kızımız ilginç olanın cazibesine dayanamayıp vampir arkadaşla ilişkiye başlıyor. Gerçi bu kadar basit değil olay. Zaman zaman hak vermiyor da değiliz. Sonrasında da üçüncü şahısların vampirlerle ve vampirlerin kendi içlerinde yaşadıklarının etkileriyle olaylar gelişiyor. Farklı bir aşk hikayesi olması ve işin fantastik yönünü diziyi izlenir kılıyor. Ayrıca bize ufak yerde yaşamanın gerçekten zor olduğunu hissettiriyor. Bunun yanında her zamanki gibi amerikan halkının ne kadar open-minded olduğunun insanın gözüne sokulması ve dizinin mekanı nedeniyle insanların aksanındaki yayvanlık insanın kulağını tırmalaması dışında göze batan bir durum yok. Genel durum nasıldır bilmiyorum ama etrafımdan gözlediklerimden yola çıkarak piyasa olmamış dizi arayışındakilere tavsiye edilir. Diğer dizilerle konumuz devam edecek. Şimdilik hoşçakalın.
Gunan'a not: Miami'ye gidersen Miami Ink'teki tükana git, bi dövme yaptır benim yerime.

şampiyon....

Televizyon karşımda... MLB world series finali olacak gibi görünen maç oynanıyor. Yankees 7-3 önde ve şu anda 9th nning oynanıyor. Yankekes'de atıcı Rivera. Phillies'de vurucu olarak Victorino var, 2 strike yapmış durumda, 3üncüsünü yapmamak için direniyor. 2. basede de Carlos Ruiz var ama ikisi de puan yapsa bile yeterli değil phillies için. Yankeeler yeni stadyumlarında şampiyonluğa çok yakın görünüyorlar.
Rivera topu atıyor, victorino karşıladı ama tam koşması gereken yönde zayıf ilerleyen bir vuruş, durum çok kötü. 3 yankee 1. base e doğru koşmaya başlıyor, ama orada Teixiera yerini zaten kaybetmemiş. Topu kim yakaladı görmedim ama, Victorino daha yaklaşamadan, top 1 base'e ulaşıyor, ve Phillies'in 3. oyuncusu da dışarıda, maç bitti. 2009 World series galibi Yankees MLB şampiyonu oluyor, yeni evlerindeki ilk yıllarında 27. şampiyonluklarına ulaşıyorlar, stadda "We are the champions" çalmaya başlıyor...

Buradan en fazla 5 dakika gecikmeli olarak yazmaya çalıştım yazımı, ama wikipedia benden daha hızlı çıktı. Maç bittikten 2 dakika sonra New york yankees sayfasına hemen eklenmiş 2009 şampiyonluğu. Neyse, sıkılmıştım zaten maçtan. Hemen bir kanal yukarıya tıklayarak, David Letterman Show için Foxtan CBSe geçiyorum.
Maçtan aklımda kalan tek tük şeyler var. Çalışıyordum geniş geniş izleyemedim maçı. Ama Phillies oyuncsu Ibanez'in 2 kere topa vurmaya çalışırken sopa vurduğuna, ve New York insanlarının gazetelerine verdikleri ilana şahit oldum. Bu ilanı paylaşmazsam olmaz.

Resimde kafası görünen adam, Phillies takımının maça başlayacak olan atıcısı Pedro Martinez. Ehue, adamlar dalga geçmekte ve aşağılamakta sınır tanımıyorlar :)
Ama baseball oyununun popülaritesi hakkında şüpheler edinmeye başladım. Şimdi baktım, Yankeelerin yeni stadyumları 20milyonluk şehirdeki stadyum 52 bin kişilikken, University of Florida futbol (amerikan futbolu) takımı olan Florida Gators'un stadyumu, 150bin nüfuslu Gainesville şehrindeki Ben Hill Griffin Stadyumu, yaklaşık 90bin kişilik. orana dikkat çekerim.
Neyse, başım ağrıyor, sabah kalkmam lazım, Davied Letterman Showda da Bill Cosby şu anda konuk, buralardan size veda etme zamanım geldi, günaydın Türkiye...


11/2/09

Atalet Momenti.


Fizikçilere şu an itibariyle acı dolu bakışlar fırlatmak istiyorum. Çok bişey gördüğümden de değil hani. Zamanında rotational motion'da görüp "ulan çıksa da yapmam" diyip yok saydığm şeyler şimdi bir seçmeli uğruna karşıma çıkınca ve seçmeliden olan beklentimin yüksek olduğundan çalışmak zorunda olunca gerçekten zamanında ne kadar doğru davrandığımı anladım. Moment of inertia veya güzel türkçemizle atalet momenti nedir, nasıl bişeye tekabül eder, nasıl kafada canlandırılır tahayyül edemediğim için çok büyük sıkıntı içerisindeyim. Şimdiye kadar kafama yatmayan şeylere yoklarmış gibi davrandığm için şu an büyük hayal kırıklığı yaşıyorum. Artı nasıl olur da her yerde gayet normalmiş gibi anlatılan bişey bana bu kadar absürd gelir. Tabi elden gelen bişey yok. Katlanıyorum ama sadece çıkar uğruna. Ulan inertia köprüyü geçiyim bi daha adını anarsam...

11/1/09

happy halloween!


Baslamadan once ingilizce klavyeye gectigimden dolayi olusan olumsuzluklardan oturu herkesten ozur dilemeyi bir odev bildigimi siddetle ve hiddetle belirtmek hususunu unutmadigimi belirterek ilgili eylemimin isleme gecmesi konusunda geregini saygilarimla arz ederm.
Halloween dedikleri gunu de ogrenmis oldum, bu gece oluyormus kendisi, milliyet gazetesinin de tabiriyle yuzlerce zombi vs canli doldurdu sokaklari. Sen ne geziyorsun buralarda diyen arkadaslar icin sebebimi de belirteyim. Gectigimiz hafta yasadigim turlu problemlerden dolayi yandaki ilacla beraber 2 tane antibiyotik bunyeme balyoz etkisi yaptigi icin bir de muhtelif ilaclarla alkolun hasin etkilesimleri bulundugu icin, bugunluk evde kalip sizlerle halloween heyecanini paylasmak nasip dustu bana... Heyo.... Bu arada yandaki ilac house md de pat pat attigi agri kesiciye benzeyen yada o civar bir seymis, wikipediada aratinca cikiyor direk kendisi. O kadar yamuldum artisligimi de yaparim.
Herkes alkol alaraktan disarida partilerde dibe vuradursun, birkac kisi disarida bir tur atip gelmekten ote ozel bir aktivitem olmadi bugun. Sinava calismanin da verdigi hafiflikle kendimi buraya atip yazmaya basladim.
Bugun millet kostum ararkene ahanda bu kostumler gozume carpmisti. Sadece resimleri vardi orada da ama isteyince getiriliyormus, dukkandaki katalogda oyle gorunuyordu.

Malum, ciftler icin ozel tasarlanmis. Direk giyeni gormedim ama, malum ozgurlukler ulkesi burasi, giyecekler tabi. Sokakta, kiyafet bulamamis olduklarindandir umarim, slip mayo giyip yollara dusmus insanlar dolu. Tamam ozgurlukler ulkesi de kardesim, ne ettiniz ya sahin k gibi sokaklardasiniz lan.
Asagidaki de cok ilginc geldi, koymadan edemedim. Gordum bunu direk, insan gorunce afalliyor kafasi kolu bacagi nereden girip nereden cikiyor bunun diye, ama tasarimi takdir ettim.

Bu kostumun kambur adamin sirtina binmis cocuk, yada 2 kisiden olusmasi gereken ama bir kisiden olusan esek gibi varyasyonlari da mevcuttu, ama onlari bulamadim, saglik olsun artik ne yapalim.
Bunlarin disinda temel reis-safinaz, hapishane kackini-polis gibi ciftler icin tasarlanmis bircok kiyafet daha vardi ama, resimleri yuklemek zor geldi. Genel trendi gormek icin soyle bir site onerebilirim. Amerikadan okuyan da varsa dukkanda karar vermek sknti oluyor, buradan bakin ona gore gider aliriz iste.
"Halloween costumes" bolumu kalkar mi bilmiyorum ama seneye tekrar koyarlar nasil olsa, bekleyin iste.
Birazdan partiler dagilmaya baslar, eyalette (florida oluyor kendisi) bazi gunler saat 2den sonra alkol satislari yasaklaniyor, mekanlar apar topar kapaniyorlar. Herkes gelecek simdi "Lan olm keske geleydin neler neler vardi ne kadar gulduk biliyon mu?" seklinde yorumlarda bulunacak yarin, ama alkol sarhosu olmadan cekemem sanirsam ortamlari, antibiyotik sarhoslugu da ayri dert zaten.
Ben simdi bu kadar yazi yazdim, ama asil amacim sadece yukaridaki 2 resmi gostermekti. Niye bu kadar yazdin o zaman ayip degilmi resmi goster gec diyecekler varsa da, can skntisi iste. Buraya kadar okuyan her yanini okumustur yazinin, bosa gitmemis oldu en azindan, hehe....