11/5/09

Arkası Yarın.

Sınav zamanının yaklaşmasıyla insan kendini ders çalışmaktan alıkoyacak aktivite arayışına bir hız veriyor. Boş zamanındaki gibi Discovery Channel'da Destroyed in Seconds veya Miami Ink izlenmiyor çünkü onlar boş zamanı doldurmak için izleniyor. Sınav zamanı ise dersle dolu olması gereken zamanı kendine göre haklı sebeplerle doldurmak gerekiyor. İnşallah aradaki fark anlatabilmişimdir. Tabi bu durumda gerçekten çok zaman alabilecek ama sonu da elbet gelecek olan "dizi izlemek" hızır gibi yetişiyor imdada. Oyun gibi dipsiz kuyu deil, film gibi kısa menzilli deil, internette sörf yapmak gibi her an kesilebilecek bi olay da deil. Kısaca derdin tam manasıyla devası. Sebepleri anlattıktan sonra sonuçlara gelecek olursak, zaten izliyor olduğum Californication ve Dexter'a ek olarak Yaman'ın tavsisiyle Flash Forward'a, kendi çabalarım ve The X-Files tecrübelerime dayanarak bulduğum Fringe'e ve de bi ara adını çok duyduğum True Blood'a başlamış veya başlamak üzere bulunmaktayım. Bu postta da True Blood sempatizanlığı bulacaksınız. Öncelikle aşağıdaki jeneriği izleyerek siz de diziye sempati duymaya başlayabilirsiniz. Eğer o sempatiyi duymadıysanız Allah ıslah etsin diyorum.



Dizide aslen vampir - insan ilişkileri işleniyor (TRT'deki film yorumları gibi oldu, evet)ama kurt adam, shape-shifter, mind-reader vb. bir çok doğaüstü özellik sahibi unsur da bulunmakta. Başroldeki bay oyuncumuz çok efendi bir vampir ve bayan oyuncumuz telepatik güçleri olan bir insan evladı. Vampir arkadaş siyah saçları, gün görmemiş beyaz rengi ve mavi gözleriyle yakışıklı olarak kolaylıkla tabir edilebilecekken, hanım kızımız ayrık dişleri, geniş burnu, kalın bacaklarının yanında simsiyah gözleri ve sarı saçlarıyla güzel olmasa da şirin diyebileceğimiz bir yapıda. Bunların yannda diğer karakterler güvensek mi güvenmesek mi bilemediğimiz ama rollerine uygun tiplerden seçilmiş. özellikle başroldeki kızımızın kardeşi aptal duruşuyla gerçekten sempatik bir çizgi çiziyor. Ve ayrıntılara girmeden konuya gelecek olursak, hanım kızımız ilginç olanın cazibesine dayanamayıp vampir arkadaşla ilişkiye başlıyor. Gerçi bu kadar basit değil olay. Zaman zaman hak vermiyor da değiliz. Sonrasında da üçüncü şahısların vampirlerle ve vampirlerin kendi içlerinde yaşadıklarının etkileriyle olaylar gelişiyor. Farklı bir aşk hikayesi olması ve işin fantastik yönünü diziyi izlenir kılıyor. Ayrıca bize ufak yerde yaşamanın gerçekten zor olduğunu hissettiriyor. Bunun yanında her zamanki gibi amerikan halkının ne kadar open-minded olduğunun insanın gözüne sokulması ve dizinin mekanı nedeniyle insanların aksanındaki yayvanlık insanın kulağını tırmalaması dışında göze batan bir durum yok. Genel durum nasıldır bilmiyorum ama etrafımdan gözlediklerimden yola çıkarak piyasa olmamış dizi arayışındakilere tavsiye edilir. Diğer dizilerle konumuz devam edecek. Şimdilik hoşçakalın.
Gunan'a not: Miami'ye gidersen Miami Ink'teki tükana git, bi dövme yaptır benim yerime.

No comments: